Yapraklara üzülen yaşlı bir adamın onları ufalayarak kavanozlara doldurması ve üzerlerine ılık su ilave ederek dinlenmeye bırakması ve akşam güneşinde kurutarak lastik terlik altında pestilini çıkarması ve baharda tekrar dallarına, fıstık çamı reçinesi marifetiyle takması üzerine bir sayıklama.
*
boşluk doldurmak üzere yazılan yazılar vardır. bir boşluğun olduğu varsayımıyla, daha da kötüsü onun doldurulması gerektiğine inançla yazılmışlardır... sessizlikte bir lekegibi...
yepa, yepa, yepa! andele, andele! arriba, arriba! yepa, yepa! "el sup speedy gonzalez" diğer adıyla "ayakkabıdaki taş" (diğer adıyla marcos) meksika, temmuz 1998
...hiçbir olay bütün süresince güncel değildir, yalnızca kısacık bir süre, başlangıçta. Milyonlarca televizyon seyircisinin açgözlülükle seyrettikleri ölen Somalili çocuklar artık ölmüyorlar mı? Ne oldular acaba? Şişmanladılar mı, yoksa zayıfladırlar mı? Somali diye bir ülke var mı hala? Dahası, hiç var olmuş muydu? Bir serabın adı olmasın sakın?
Bunların çağdaş dünya tarihini anlayış biçimleri, büyük bir konserde Beethoven’in yüz otuz sekiz yapıtının hepsini birbiri ardınca, durmadan, ama hepsinin yalnızca ilk sekiz ölçüsünü çalarak sunmasına benziyor. Aynı konser on yıl sonra tekrarlansaydı, her yapıttan yalnız bir nota, yani tek bir ezgi olarak sunulan yüz otuz sekiz notayı konser boyunca çalarlardı. Ve yirmi yıl sonra, bütün Beethoven müziği, sağırlığının ilk günü duyduğu o sonsuz ve çok yüksek noktaya benzeyen çok uzun ve tiz bir nota olarak özetlenebilirdi...
Milan Kundera, Yavaşlık, Can yay., 2008, s.84
Bir roman olarak çok iyi bilinir ama, Kundera'nın "Yavaşlık"ını bir felsefi yapıt gibi okumak, alt çizip alıntı yapmak onca yılın ardından dahi engellenmesi zor bir hayranlık ve özenmenin emaresi. Baudrillard'ın ilk körfez savaşı sonrası ettiği "savaş mı, ne savaşı" lafının da fikir eşi olan yukarıdaki satırlar altını çizdiklerimin sadece bir kısmı.