Robin Dunbar'ın maymunlar üzerinde yaptığı deneylerde maymunların birebir ilişki kurabilme yeteneklerinin belli sayıdaki türdeşleri ile sınırlı olduğu, bu sayının üzerinde kişisel (tımar gibi) ilişkiler kurmadıklarını gözlemlemiştir. Bu kalıbın ise maymun beynindeki neocortex bölgesinin kapasitesiyle alakalı olduğunu iddia etmiştir. Uzun lafın kısası bu sayı, türdeşlerdeki ayırt edici özelliklerin hafızada tutularak onları birey olarak görebilme kapasitesinden ortaya çıkmaktadır. İnsanlarda ortalama olarak 148 civarı olan bu sayı 100-230 aralığında seyretmektedir. Yani 230 insana kadar bireyden oluşan gruplarda bireyler arası doğrudan ilişki kurmak mümkünken bu sayının üzerindeki topluluklarda topluluğu organize etmek için yapay otoriteler, memuriyetler ve iktidar ilişkileri şekillenmeye başlıyor. Bu sayı en kritik düzeyde 500'ü zorlayabilse de bunun üzerinde alt gruplaşmaların olması kaçınılmaz.
Dunbar'a göre neolitik köylerin ortalama nüfusu da 150 civarındaydı, kökleri 16.yy'a dayanan Hutterite topluluğunun sayısı da 150'i aştığında ikiye bölünecek şekile sabitlenmişti. Roma ordusu 150'şer askerlik gruplara ayrılmıştı. Bu sayı ancak ciddi yaşamsal mücadele veren gruplarda aşılabilmekte ancak bu durumda da bu topluluğun kapalı bir topluluk olması şart. Zira aksi taktirde sosyal dağılmaları önlemenin, bir yönetici, ulak ya da elçi, adına ne denirse denilsin topluluğun iradesinin bir temsilciye devri yani yönetici erkinin yani iktidarın oluşmasından başka yolu olmadığı öğretilmiştir bize. Anarşizmin komünal topluluk ideallerini ve anarşizmle birlikte oluşacak yeni dünyanın nasıl bir şeye tekabül edeceğini bu anlamda tahayyül etmek elzemdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder