daldırım


Geçende bir şey geldi başıma... bir rüya gördüm. Önceki gün bir gece lambası yapmıştım kafamda. Resim karaladığım bir kartonu boydan büküp ortasından bir tahta çubuk saplamış, mermer bir kaide üzerine açılan oyuğa oturmuştum. Oyuğun kenarları bir lastik parçası ile sıkıştırılmış böylece kağıt ayakta durabilmişti. Bu bükümün dışına kırmızı duylu bir çıplak ampul yerleştirmiştim. Duy mermere monte edilmiş, kablosu da alttan gelmekteydi. Lamba anahtarı kablo üzeri olacaktı. Lamba ısındıkça kartonu yakacak ve zamanla orası önce sararacak sonra da kahverengi bir renge bürünecekti. Bir süre sonra da yanıktan bir delik açılacaktı. Lamba o zaman kullanıma hazır olacaktı. Yalnız az önce de dediğim gibi dün gece bir rüya gördüm;


Rüyamda sanırım Topkapı Sarayında geziyordum. O girilip girilip çıkılan sergi odalarından birinde onu gördüm. Tam benim tasarladığım şey orada duruyordu. Yıllarca evvel yapılmış ve müzede sergilemeye konmuş bir Dali’ydi o. Sadece karton yerine fildişi kullanmış olmalıydı. Sarı bir sergileme ışığı altında öylece yanmadan, belli ki kullanılmamış duruyordu.


29.4.4

Hiç yorum yok:

ısıkaybı

Fotoğrafım
yalnızlık ürpertmez, ürperten ısıkaybıdır.