gözlemler-41

Salyangozun salgısı altında kalmış toprak, tepesindeki zarlaşmış tabakanın yanlarından nefes alacaktır. Az önce yan yana ama ayrı duran birkaç kum tanesini ise birbirine bağlayacaktır. Opak bir topak oluşacaktır, gümüşi saydamlığın altında. Tüm sezişlerden uzakta inceden bir hava akacaktır üzerine. Hava kokan bir rüzgar gecikmeden gelecektir ardından. Nefti yeşil, kil kızılı... humus rengine çalan bir sarı, gün en tepedeyken, ağaçların altında sessizce, bildiği gibi yatacaktır. Köklerden paramparça olmuş toprak az sonra otuz santimden, 5 santime kadar her katından bir milyon fışkıracaktır.

Az önce çürüyenin izinden şimdi bir filiz, üstündeki topağı zorlamakta. Taze bedeni kırılgan, kaygan, nemli. Ama buna rağmen aceleci, delişmen, heyecanlı. Bir verişte iki-üç yaprak birden veriyor. Salyangoz günün batışına doğru ağırdan uzuyor. Filiz, 15 santimden nasibini arıyor. Fısıl fısıl bir meltem akşamı çağırıyor. Gün dönmek üzere, kış kapıda...

Hiç yorum yok:

ısıkaybı

Fotoğrafım
yalnızlık ürpertmez, ürperten ısıkaybıdır.