yoklama

Kulakları mis kokuyor gibi geldi bana uçan elleri vardı arkasında salınan. Bir gün hiç beklemedi beni, koşarak kaçtığını sanıyorum, fransaya doğru. Halbuki togoya gidelim demiştim daha geçen günlerin birinde, hatırlamıyorum. O gece rüyamda mor satenden bir perde gördüm. Kırmızı bir kuşakla pencerenin kenarına toplanmıştı. Saksımdaki sardunya, açık camdan dışarıya uzuyor, sonra da toprağa değene kadar aşağılara iniyordu. Gövdesine sarılarak aşağılara bir yerlere atladığımı düşünüyorum. Uçuyordum geçenlerde buna benzeyen bir gecede, ormandaydım üstelik. Dallara çarpmadan aralarından hızla süzülüyordum. Alçalıyor, yükseliyor manevralar yapıyor ama hiç hızımı kesmeden yoluma devam ediyordum. Yanlarından geçerken maymunların başlarını okşuyordum, kuru yaprakları ayıklıyordum dallardan, çok sevdiğim bir ağaç gördüğümde çocukça etrafında birkaç kez dönüyor taklalar atıyordum. Gecenin sonunda çok yorgun olduğumu hatırlıyorum. Mutluluğum onun elindeydi ama o gece korkarım ki ayrı yönlere uçmuştuk, bunu şimdi anımsadım. Üşüyorum.

Hiç yorum yok:

ısıkaybı

Fotoğrafım
yalnızlık ürpertmez, ürperten ısıkaybıdır.